Japonca okulumdaki gönüllü, emekli, yapacak iş arayan hocalarımın grupları var.
Çevresi bizim gibi her ülkeden toplanmış yabancı dolu olunca yabancı ülkelerin yemek dersleri ve yabancı dil dersleri almak istiyorlar.
Gruplarında bir ay o ülkenin yemeği, bir ay ülkenin dilini öğreniyorlar.
Sınıfta her ülkeden biri var. Bu gruplara giriyoruz bizde ve ders başı parada kazanıyoruz:)
Ders ücreti ve yol parası iyi bir ücret ödüyorlar.
İlk denemem türkçe dersi olmuştu.
İlk kez gideceğim için çok heyecanlanmıştım. Yol bilmiyorum. Trenle hala tek başıma bir yerden bir yere gidemiyordum.
Sadece eşimle tren'e binip gidiyordum hep.
o yüzden korkuyorum yerin 3 kat altında kaybolmaktan:)
Rica ediyordum gideceğim grubun hocalarından birine gelip namba'dan beni alıp götürüyorlardı.
Dönmeye de aynı şekilde sağolsunlar bırakırlardı (yolu nambadan geçenler tabiki)
Ne öğretecem, nerden başlasam diye düşünmeye başladım.
Bir iki sayfa kolay şeyler yazdım hazırladım.
Karşılarına japonca'da yazıp gittim ki heyecandan bildiğimide unutmayayım:)
Gittim, büyük bir salon. 7-8 tane yuvarlak masa,
her bir masanın üzerine japonca (katagana) ile ülke isimlerini yazmışlar.
Her öğretmen, kendi ülkesini yazan masaya oturdu.
Her masada birer yabancıyız, japonlar da bir köşede toplu halde dikeliyorlar.
Grup başkanları japonlara anons edip "evet arkadaşlar, şimdi hangi dilin eğitimini almak istiyorsanız o masaya buyrun geçin" dedi. Japonlar koşturmaya başladı:)
Fransa masası doldu,
Almanya masası doldu,
Hindistan masası doldu,
Endonezya masası doldu,
Kore masası doldu,
Chine masası doldu,
Taiwant masası bile doldu,
ama bana hala gelen olmadı.
Yaaaa utanmaya başladım! ezildim, büzüldüm ya kimse Türkçe öğrenmek istemiyor mu derken sadece 2 kişi geldi oturdu masama:)
Sonra başkan bir anons daha yaptı.
Oturduğunuz masada yer yoksa, türkçe masamızda yer vardır dedi.
Tanışmayla başladık derse. Merhaba, nasılsınız, benim adım (......)
falan yarım saat içinde 10 kelimelik bir kaç ders verdik.
Sonra her masanın öğrencileriyle öğretmeni sırayla bütün insanların önüne çıktık.
Biz japonca ne öğrettiğimizi anlattık, öğrencilerimiz de öğrendiği dile çevirdi.
Farklı ülkelerin insanlarıyla kaynaştık, Japon arkadaş çevrem genişledi, para kazanmaya başladımm:)
Bu benim ilk zincirlerimi kırma dönemimdi. Bu ders bana o kadar cesaret verdiki dedim tamam bu sistem böyle yürüyormuş! Bundan sonra bu şekilde hazırlanacam, bu kelimeleri öğretsem yeterliymiş vs kendimi motive ettim:)
Bu özel derslerin sonu gelmiyordu. Sürekli bir yerlere çağrılmaya başlandım. Sadece Türkçe dersi değil, Türk yemekleri içinde teklifler gelmeye başladı.
Her bir sınıfım en az 15 kişilik oluyordu. Zamanla para kazanıp eve katkım git gide artıyordu. Dil desen hala çat pat ama o zamanlar Türkçe bilen insan çok az bulunuyordu.
artik is hayatina basladin yani :)
YanıtlaSil