Biz Türkler olarak duygu ve düşüncelerimizi bildiğimiz tüm kelimeleri kullanarak kendimizi ifade etmeyi tercih ederken. Japonlar bunu daha çok ses tonlarına yansıtarak yapıyorlar.
Bir dil öğrenmek istediğimizde ilk olarak merak ettiğimiz şey genelde ya sevgi sözcükleri yada küfürler oluyor nedense J
İşte tamda bu noktada Japonca bizi hayal kırıklığına uğratıyor çünkü biz Türkçedeki gibi bir sürü kelime istiyoruz.
Oysa Japonlar bu konuyu birkaç sevgi sözcüğü ve salak –aptal gibi kelimelerle çoktan kapatmışlar.
Bizler gibi yaratıcı orijinal kelimere sahip değiller.
Japonca öğrenmeye başladığım ilk zamanlarda aklıma takılan şeyler oluyordu örneğin Türkçedeki “ Kusura bakma ” Japonca'da ne demekti yada bir yerden geçmek için yol isterken “ Geçebilir miyim? ” nasıl söylenirdi yada “ Evet sana katılıyorum, ayy çok şaşırdım vs.. ” bunlar aklıma geliyordu ve bu cümleleleri nasıl kuracağımı bilemiyordum.
Bu sebeple Japonca öğrenmek gözümde gittikçe büyüyordu.
Sonra şöyle basit bir yol buldum...
Japonca yada herhangi bir dil öğrenirken ilk dikkat edilmesi gereken konu Türkçe gibi düşünmemek hatta Türk gibi düşünmemek gerektiğiydi.
Önce Japonya'yı bilmeli ve Japonları anlamaya çalışmalıydı bence.
Bunu yapmaya başladığımda işleri biraz olsun kolaylaşmıştı.
Önce Jaonları gözlemleyerek öğrendiğim birkaç basit kelime ve mimikleri kullanmaya başladım ve bizzat bunları tecrübe ettim.
Mesela bir dükkana girmek istediğimde önümde bir adam vardı ve beni farketmediği için adama sumimasen demek yerine jaa dedim ve adam hemen yol verdi.
Bu çok hoşuma gitmişti “ Vay bee! ” demiştim.
Japonca'yı henüz yeni yeni öğrendiğim ve kelimeleri unuttuğum zamanlarda çok işime yaradı.
Mesela bir şeye şaşırdığımda Türkçe'de ki gibi bir çok şaşırma kelimesini yan yana getirmeme gerek kalmadan aynı hissi veren “ HEEE! ” ünlemini kullanmam yeterliydi J
Bunun gibi “ Sou sou “ yada karşı tarafın konuşması bittiğinde “ ….desu ne ” diyerek kendimi hem kurtarıyor hemde karşı taraftan ne güzel Japoncam olduğuna dair iltifat bile alıyordum .
Japonca'da uzun bir cümle kurmak yerine bir kelime ile kendimizi ifade etmek mümkün.
Mesela yanınızdaki arkadaşınız yolun karşısına geçerek artık kendi istikametine devam edecek diyelim.
Arkadaşınızın şu cümleyi kurmasına gerek yoktur “ Buradan artık ayrılıyorum / Ben artık karşıya geçiyorum ” gibi bir cümleye ihtiyaç duymadan “ Jaa wataru ” demesi gayet anlaşılır olacaktır. ( Wataru- 渡る :Karşıya geçmek ) Peki arkadaşımız bir şey söylemedi ben sormak istiyorum “ Artık gidecekmisin / karşıya geçiyor musun? ” diye.
Yine aynı şekilde wataru kelimesini kullanmam yeterli burada bir fark ile oda ses tonuma soru işareti ekleyerek J
Bu gerçekten şahit olduğum gerçek bir örnektir
Yada dikkat etmeniz gereken bir tehlike var.
Türkçe'de ki gibi “ Aman dikkat et , geçme , dur , sakın yapma , dokunma , dikkat et sıcak yanarsın ” vs gibi kelimeler yerine her türlü tehlike arz eden durumda tek başına “ Abunai - 危ない “ kelimesini kullanmamız yeterli olacaktır.
Yine sevgi sözcükleri yada nefret , kızgınlık içeren ifadeler içinde aynı yöntemi uygulamak mümkün.
Örneğin; canım cicim tatlım vs gibi kelimelerle kendimizi sevdiğimize ifade etmek istiyorsak.
Hemen tatlı bir ses tonu takınıp onun isminin önüne –kun , -chan gibi ekler eklediğimizde işlem tamamdır diyebilirim. Hatta eşinize karıcığım canım sevgilim gibi bir şey ifade etmek istediğinizde sevgi dolu bir ses ile " Anata " derseniz size güzel bir gülümseme yada benzer bir şekilde cevap verecektir ;)
Şimdi gelelim kızgınlığımızı nasıl ifade edeceğimize.
Yöntem aynı şekilde kızgın , sert bir ses tonuyla bir kelime söylersin ki ondaki anlam Türkçedeki en ağır hakarete bile denk gelebilir.
Burada iş sizin yeteneğinize kalıyor yani hislerinizi ses tonunuza ne kadar yansıta biliyorsunuz.
Bunun için de iyi bir gözlemci olmak önemli çünkü sadece animeleri izleyererek bunu başaramayız.
Hatta bir Japon'la konuşurken izlediğimiz animeler'den esinlenerek mimik ses tonu yada anime kelimesi kullandığımızda bunu karşımızdaki Japon hemen anlar ve bu çok anime izlemiş galiba diye de düşünme ihtimali yüksektir.
Buna da dikkat etmek gerekir ;)
Yazar : Cemaynur Şahin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Duygularını bizimle paylaşmak ister misin